Çağdaş Sözlük

سر

Osmanlıca - Rumca - سر maddesi. Cilt: 1 Sayfa: 900 - Sira: 11

TÜRKÇE´DEN RUMCA´YA KAMUS-İ OSMANÎ, Yanko Hloros, 1899,, سر yunanca ne demek. Osmanlıca - Rumca Sözlük, Türkçe - Yunanca Sözlük, سر kelimesinin yunanca anlamı karşılığı nedir? Yunancada ne anlama gelir. Yunanlılar nasıl der.

Οθωμανικό-Ρωμαίικο Λεξικό , Τουρκοελληνικό Λεξικό, Τι σημαίνει سر ; Ποια είναι η σημασία της λέξης سر ; Σε ποια έννοια χρησιμοποιείται το سر ; Τι εκφράζει ο όρος سر ; Ποια είναι η λεξική σημασία του سر ; Τι είναι το سر ; Τι σημαίνει το سر ; Ποια είναι η επέκταση του سر ; Μπορείτε να εξηγήσετε τη σημασία του سر ; Τι αντιπροσωπεύει το سر ; Λεξικό της Παλιάς Κωνσταντινούπολης Ρωμαίικης

سر güncel sözlüklerde anlamı:

"); ser ::: (f. i.) : 1) baş, kafa, kelle. (bkz. : re's). 2) baş, başkan, (bkz. : reis). 3) tepe, doruk, (bkz. : zirve). 4) uç, kenar. 5) nihayet, son.

ser-i dâr ::: darağacının başı, üstü.

ser-i eşcâr ::: ağaçların başı.

ser-i kûy ::: sevgilinin bulunduğu yer.

ser-i mû [y] ::: 1) kılucu; 2) pek az şey.

ser- ::: (f. s.) : "baş, başkan" mânâlariyle başa gelerek *birleşik kelimeler yapar. Ser-kâtib : başkâtip. Ser-muharrir : başmuharrir, "başyazar, gibi.

sırr ::: (a. i. c. : esrar) : 1) gizli tutulan, kimseye söylenmiyen şey. Ifşâ-yi sırr : gizli şeyi herkese söyleme, (bkz. : râz). 2) Allah'ın akıl ermiyen hikmeti.

sırr-ı teâd ::: îcat sim, yaradılışın gizli sebebi. sırr-ı istiva : tas. siyah bir şerit adı olan istiva, yüksek bir alâmet sayılırdı. Cenâb-ı Mevlânâ'dan kalmış olup iki yollu olan külâh-ı seyfî veya kılıcı tâç yollarına takılan şerif. [Mevlevî tâbirlerinden-dir, bu tacı ancak cezbe-i Rahman ile istivanın sırrına vâkıf olan mümtaz zatlar giyebilirdi]

sırr-ı rübûbiyyet ::: tas. rübûbiyyetin merbûb üzerindeki nişanı, [tasavvufî eserlerde : sırr-ı rübûbiyyet, bir sırdır ki eğer zahir olsa, mütevakkıf-Ün-a1eyh olduğu şeyin butlanı sebebiyle bâtıl olur]

sırr-ı tecelliyyât ::: tas. "kalbe tecellî-i evvel'in inkişâfiyle meydana gelen ve cem'-i esma beyninde ehâdiyyet-i cem'iyyeyi izhâr eden şuhûd ve zuhur.

sırr-us- sırr ::: tas. icmal ve cem'-i ehâdiyyette hakaikın tafsîlât-ı kâmilesine ve hakayıkın müşte-mil olduğu kâffe-i mütaallikata hakikatleri veçhile ilim gibi hakkın âbidden teferrüdüne bâis olan şey.

sürr ::: (a. i.) : anat. yeni doğmuş çocuğun kesilmiş göbeği.

sürrâk ::: (a. s. sârik'ın c.) : hırsızlar, (bkz. : düzdân).

ser ::: baş , başkan , uç , tepe , gaye , zirve , reis

sır ::: gizli şey , gizem , püf noktası , aynaların arkası , parlaklık vermek , gizlilik , gizli bilgi , kalbi bir his , (bak: sırr)

sırr ::: giz , sır

ser ::: ‬baş

ser ::: başkan

ser ::: uç

sırr ::: ‬giz

sırr ::: sır

ser- ::: (f. s.) baş, başkan

sürr ::: (a. i.) anat. yeni doğmuş çocuğun kesilmiş göbeği.

sürrâk ::: (a. s. sârik'ın c.) hırsızlar, (bkz. : düzdân).