Çağdaş Sözlük

دار

Osmanlıca - Rumca - دار maddesi. Cilt: 1 Sayfa: 765 - Sira: 16

TÜRKÇE´DEN RUMCA´YA KAMUS-İ OSMANÎ, Yanko Hloros, 1899,, دار yunanca ne demek. Osmanlıca - Rumca Sözlük, Türkçe - Yunanca Sözlük, دار kelimesinin yunanca anlamı karşılığı nedir? Yunancada ne anlama gelir. Yunanlılar nasıl der.

Οθωμανικό-Ρωμαίικο Λεξικό , Τουρκοελληνικό Λεξικό, Τι σημαίνει دار ; Ποια είναι η σημασία της λέξης دار ; Σε ποια έννοια χρησιμοποιείται το دار ; Τι εκφράζει ο όρος دار ; Ποια είναι η λεξική σημασία του دار ; Τι είναι το دار ; Τι σημαίνει το دار ; Ποια είναι η επέκταση του دار ; Μπορείτε να εξηγήσετε τη σημασία του دار ; Τι αντιπροσωπεύει το دار ; Λεξικό της Παλιάς Κωνσταντινούπολης Ρωμαίικης

دار güncel sözlüklerde anlamı:

dâr ::: (a. i. c. : dirân) : 1) ev 2) yer. 3) yurt.

dâr-ı beka ::: ahret.

dâr-ı dünyâ ::: dünyâ.

dâr-ı emân ::: Müslümanlar ile sulh hâlinde bulunan veya Müslümanların zimmetini kabul eden gayrimüslim bir milletin ülkesi.

dâr-ı fena ::: dünyâ.

dâr-ı harb ::: Müslümanlar ile aralarında sulh hâli bulunmıyan gayrimüslimlerin ülkesi. [bu ülkedeki Müslim olmıyan ahâlîden her birine "harbî" denir].

dâr-ı İslâm ::: Müslümanların hâkimiyeti altında bulunan yerler. [Müslimler oralarda huzur ve emniyet içinde yaşarlar].

dâr-ı ridde ::: aslında Müslim iken sonradan irti-dâdeden veya bir aralık Islâmiyeti kabul etmiş iken sonradan mürted olan şahısların hâkim bulunduğu şehir veya kasaba, [bâzı ahkâm itibariyle dâr-ı harb'den ayrılır].

dâr-ı şûrâ-yı askerî ::: 1253 yılı muharreminde teşkîl ve 1259 tarihli nizâmnâme ile vazîfesi tes-bît olunan ve bir reis ve bir müftü ile askerî ve mülkî ricalden on bir daimî ve altı muvakkat âza (üye) ile kurulan yüksek askerî bir meclis idi. [1296 târihinde lağvolunmuştur].

dâr-ı zimmet ::: Müslümanların ahit ve emânını, . himayesini kabul etmiş olan gayrimüslimlere mahsus yerler.

dâr-ül-cihâd ::: islâm sınırları dışındaki ülkeler. Islâmla barış hâlinde olmıyan veya bir anlaş, -ma yapmamış olan ülkeler.

dâr-üt-tabâat-ül-âmire ::: Devlet Matbaası.

dâr ::: (f. i.) : dar ağacı.

dâr ::: (f. s.) : 1) tutan. Defter-dâr : defter tutan. Bayrak-dâr : bayrak tutan. gibi. 2) sahip, mâlik, li. Alâka-dâr : alakalı, ilgili. Hisse-dâr : hisseli. Hükümdar : hükme sahip, hükme mâlik.

dâr ::: (f. i.) : savaş, [dâima eşanlamı, olan "gîr" ile beraber kullanılır].

dâr ü gîr ::: kavga, savaş.

dâr ::: yer , ev , yurt , dünya , dar ağacı , sahip olan , bulunduran

dâr ::: ‬yurt

dâr ::: ev

dâr ::: ‬dar ağacı

dâr ::: ‬sahip olan

dâr ::: bulunduran

dâr ::: tutan

dâr ::: (f. i.) dar ağacı.

dâr ::: (f. s.) 1) tutan. Defter-dâr : defter tutan. Bayrak-dâr : bayrak tutan. gibi. 2) sahip, mâlik, li. Alâka-dâr : alakalı, ilgili. Hisse-dâr : hisseli. Hükümdar : hükme sahip, hükme mâlik.

dâr ::: (f. i.) savaş, [dâima eşanlamı, olan